26 Nisan 2012 Perşembe

Çocuk Bayramı

Uzun yıllar sonra çocukluk oyunlarımı yeniden oynadım, oyuncular yeniden çocuklardı aralarında sadece ben büyüktüm ama kendimi küçücük hissediyordum.

Kendini iyi hissetmek ya da vicdanını rahatlatmak için yardıma muhtaç insanlara yardım edenleri sanırım asla anlayamayacağım. Benim vicdanım parçalandı, kendimi çok kötü hissettim. Daha fazlasını yapamadığım, yapamayacağım için. Elimden geleni yaptığım için mutlu olamadım.

Bu sanırım ikinci denememdi.

23 Nisan Çocuk Bayramı öncesi hani hep derler ya Atatürk'ün çocuklara armağanıdır diye internetten hikayesi var mı bir bakayım dedim. Vikipedia'da Kurtuluş Savaşı sonrası birçok şehit verildiğinden yetim kalan çocuklara yardım toplamak amacıyla Kızılay ( o zamanki adıyla Hilal-i Ahmer) tarafından oluşturulmuş bir bayram olduğunu okudum. Bakın beni o kadar etkilemiş ki bunları yeniden Vikipedia'ya bakıp doğrulama ihtiyacı olmadan yazıyorum. Herneyse daha sonra benim için 23 Nisan nedir diye bir düşündüm gözümün önüne hep şenlikler, kutlamalar geldi. Bayramı sahiplerine iade edeyim diye 23 Nisan'ı bir yardıma muhtaç çocuklar yuvasında geçireyim dedim.

Mutsuzlar, insanlar kötü davranıyor gibi bir durum yok. Aksine gittiğimde parti veriyorlardı, bir palyaço yüzlerini boyuyordu, dans ediyorlardı. 7-13 yaş grubu çocuklar hep birlikte gayet mutlu olduklarını gördüm, herkes güleryüzlüydü.

Sonra bir kız geldi yanıma adımı sordu Dilan dedim, inanamadı.
Onun adı da Dilan'mış. Sonra hangi takımlısın dedi Galatasaray dedim, gözlerini açarak bana koluna palyaçoya yazdırdığı sarı-kırmızı Galatasaray yazısını gösterdi.

Sonra beni kolumdan tuttu, tek tek tüm arkadaşlarına: Adı ne biliyor musun? Hangi takımlı peki?
Aynı benim gibi! diye herkese gösterdi.

Adını Feriha Koydum'daki Rüya'ya benzettiler beni, o kız hamileymiş sanırım daha ufak yaşlarda bir kız karnıma dokunarak bebeğimin nerde olduğunu sordu. Sonra bana yarısı Rüya diye seslendi, yarısı Dilan.

Bahçeye inelim diye elimden çekiştirdi, çocukluğumun oyunu iple üçgen oynadık.
Yaşlanmışım ama yoruldum valla ama hepsi çekirge gibi yorulmak bilmiyorlardı.

Herşey çok keyifliydi, gitme anına kadar.

Annem ve kardeşlerimde benimleydi, gideceğimizi söylediğimde anneme gitmesini beni sonra iş çıkışı gelip almasını söylediler. İnanılmaz sevimlilerdi.

Hani bazı klişe olaylar vardır her filmde sık sık tekrarlanır, aman bu da filmlerde hep böyle oluyor dersiniz. Öyle oldu. Keşke filmlerde kalsaymış dedim.

Yine geleceğim ben merak etmeyin dedim,
Herkes öyle diyor ama kimse gelmiyor dediler.

Hepimizin o anın etkisinde kaldık o an, elbette yine gideceğim ama benim vicdanım falan rahatlamıyor böyle konularda daha çok üzülüyorum.

Sadece benim gitmemle olmuyor, zaten beceremiyorumda.
Zaman bulursanız, gidin görün ve en önemlisi birlikte zaman geçirin.


İyi Geceler.
çikolata