4 Haziran 2012 Pazartesi

Salak mısın kızım sen vol2

Benim dedem ben bir yaşındayken vefat etmiş o yüzden çok hatırlamıyorum tabi ki hikayelerden biliyorum nasıl biridir ne yapmıştır ne etmiştir. Dedemle babamlar şehir şehir gezmişler; babam Sivas'ta doğmuş neyse efendim Kütahya, Ankara bir çok şehirde kalmışlar.

Babam bana ufakken şöyle bir anısını anlatmıştı ben de öyle etkilenmişim ki aklımın bir köşesinde kalmış.
Babamlar Ankara'da yaşarken, babam 9-10 yaşlarında o sıralar dedem babamı Anıtkabir'e götürüyor. Anıtkabir'de dedemin çok yakın üst düzey güvenlikte çalışan bir arkadaşı varmış. Hep böyle bir çok yeri inşa ettiğinden ötürü geniş bir çevresi olan hatrı sayılır biriymiş.

Bu üst düzey güvenlik Anıtkabir'in girilmez bir bölümünden sorumluymuş. Bu bölümde Atatürk'ün mumyalanmış bedeni cam bir tabut mu diyeyim artık öyle bir bölmede saklanıyormuş. Hani bizim o üstten gidip gördüğümüz, çelenk koyduğumuz mezarın alta doğru bir devamı varmış. Dedemin de bu adam arkadaşı olduğundan babam kitli kapılardan falan geçerek Atatürk'ün bedenini görebilen şanslı insanlardan biriymiş.

Tabi ki ben inanılmaz etkilendim, Atatürk sonuçta bu boru değil. Keşke ben de görebilsem hala o adam orda mıdır falan diye babamı baya darladım o aralar çok net hatırlıyorum ama mümkün değil falan diyerek beni geçiştirdi.

Gel gelelim ben geldim orta okul çağına orta sondayım yanlış hatırlamıyorsam. Anıtkabir gezisi olacak Ankara'ya, ben de hava atacağım ya babamın bana bin nasihatle bak kimseye söyleme dediği sırrını ifşa ettim. Hocam diyor yok kızım olur mu öyle şey falan, yanlış anlamışsındır. Ben de sakin bir çocuğum çok itiraz edip diklenmedim ama ciddiye alınmayınca baya bozuldum.

Akşam eve geldim babama anlatıyorum baba böyle böyle salak kadın inanmadı bana diye babam nasıl gülüyor ama "eh be salak kızım sen buna inanmışmıydın" demesiyle beynimden vuruldum. Adam anlattığını bile unutmuş böyle bir şeyi yani o derece. Ben de rezil olduğumla kaldım.

Babana bile güvenmeyeceksin arkadaş.
Cık cık.

nişan çiçeği