“Vakitli uyu, vakitli uyan annecim.
Yoksa uyandığında pişman olursun.
Yine bir akşamın sonunda annesinin söyledikleri
yankılandı kafasında, keşke vakitli uyusaydım.
Bir günü kaçırdım.”
Vakitsiz uyuyup bir günü
kaçırmak bir şey değildir. Belki de can sıkıcı bir olaydan kaçınmış olurdun o
gün, paçayı ucu ucuna kurtarmak gibi bir şey olurdu. Oh iyi ki bu gün okula
gitmemişim. Ne kadar da sıkıcı bir günmüş.
Fakat bir çocuk öyle
vakitsiz uyudu ki, uyandığında belki de yılları kaçıracak.
Düşünmesi bile insanı
ürpertiyor. Hatta belki düşünemezsin bile filmlerde görüp “hadi lan oradan o
kadar da olmaz” dediğin bir andır bu çünkü sıradan insanların başına gelmez.
İyi insanların başına
kötü şeyler gelir mi?
Hele ki çocuklar hak eder
mi kötü şeyleri?
Etmezler, ama yine de
olaylar iyi kötü ayırmadan en savunmasız anında seni kafandan vurur!
Olduğun yerde, o anda donar kalırsın.
Ne ileri, ne geri
gidemezsin.
Düşünsene ekmek almaya
gitmişsin, annen ise seni bekliyor. Ekmeği alıp bir an önce gelse oyalanmasa şu
çocuk geceden beridir midem kazınıyor zaten diye belki kendi kendine
söyleniyor.
Sen ise sabah
mahmurluğuyla belki erkenden ekmek almaya çıkmış olmana kızıyorsun. Senin o an aklından geçen tek şey, erken
uyanmış olmak ve kendi üşengeçliğinle savaşmak.
Tam da o anın binde
birlik kısmında, beklenmeyen bir anda zalimin biri kendisinden başka kimseyi
düşünmeden nefretini etrafa saçarken sen çıkıyorsun karşısına.
Öyle bir nefret ki bu, en
hak etmeyeni buluyor. Öyle ya kızgınlık değil bu hırsla karışık bir nefret
önüne çıkan kim, ne, nerede, nasıl diye soru sormadan önüne geleni ezip
geçiyor.
Senin günlük telaşların o
anda anlamsızlaşıyor ve seni o anda donduruyor.
Senin aylarını elinden
alıyorlar, belki yıllarını alacaklar.
Belki yarın, belki aylar
sonra, belki yıllar sonra uyanacaksın.
Bedenin belki adam olacak,
şöyle heybetinle baktığında kızları sen donduracaksın.
Onlar gibi değil. Nefretle
değil, aşkla.
Ama sen uyandığında ne
kadar zaman geçmiş olursa olsun, donduğun yerden devam edeceksin.
Çocuk kalacaksın ve belki
çocuk masumiyetinle onları affedeceksin.
Düşünsene oyunlar oynamak
isteyeceksin, ama heybenin altında o çocuksu oyunlar sırıtacak.
Seni çocuk olmadan, adam
olmak zorunda bırakacaklar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder