15 Ocak 2014 Çarşamba

Uyan Berkin


“Vakitli uyu, vakitli uyan annecim.

Yoksa uyandığında pişman olursun.

Yine bir akşamın sonunda annesinin söyledikleri yankılandı kafasında, keşke vakitli uyusaydım. 

Bir günü kaçırdım.”


Vakitsiz uyuyup bir günü kaçırmak bir şey değildir. Belki de can sıkıcı bir olaydan kaçınmış olurdun o gün, paçayı ucu ucuna kurtarmak gibi bir şey olurdu. Oh iyi ki bu gün okula gitmemişim. Ne kadar da sıkıcı bir günmüş.

Fakat bir çocuk öyle vakitsiz uyudu ki, uyandığında belki de yılları kaçıracak.

Düşünmesi bile insanı ürpertiyor. Hatta belki düşünemezsin bile filmlerde görüp “hadi lan oradan o kadar da olmaz” dediğin bir andır bu çünkü sıradan insanların başına gelmez.

İyi insanların başına kötü şeyler gelir mi?

Hele ki çocuklar hak eder mi kötü şeyleri?

Etmezler, ama yine de olaylar iyi kötü ayırmadan en savunmasız anında seni kafandan vurur!

Olduğun yerde, o anda donar kalırsın.

Ne ileri, ne geri gidemezsin.

Düşünsene ekmek almaya gitmişsin, annen ise seni bekliyor. Ekmeği alıp bir an önce gelse oyalanmasa şu çocuk geceden beridir midem kazınıyor zaten diye belki kendi kendine söyleniyor. 

Sen ise sabah mahmurluğuyla belki erkenden ekmek almaya çıkmış olmana kızıyorsun.  Senin o an aklından geçen tek şey, erken uyanmış olmak ve kendi üşengeçliğinle savaşmak.

Tam da o anın binde birlik kısmında, beklenmeyen bir anda zalimin biri kendisinden başka kimseyi düşünmeden nefretini etrafa saçarken sen çıkıyorsun karşısına.

Öyle bir nefret ki bu, en hak etmeyeni buluyor. Öyle ya kızgınlık değil bu hırsla karışık bir nefret önüne çıkan kim, ne, nerede, nasıl diye soru sormadan önüne geleni ezip geçiyor.

Senin günlük telaşların o anda anlamsızlaşıyor ve seni o anda donduruyor.

Senin aylarını elinden alıyorlar, belki yıllarını alacaklar.

Belki yarın, belki aylar sonra, belki yıllar sonra uyanacaksın.

Bedenin belki adam olacak, şöyle heybetinle baktığında kızları sen donduracaksın. 
Onlar gibi değil. Nefretle değil, aşkla.

Ama sen uyandığında ne kadar zaman geçmiş olursa olsun, donduğun yerden devam edeceksin.

Çocuk kalacaksın ve belki çocuk masumiyetinle onları affedeceksin.

Düşünsene oyunlar oynamak isteyeceksin, ama heybenin altında o çocuksu oyunlar sırıtacak.

Seni çocuk olmadan, adam olmak zorunda bırakacaklar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder